28 Kasım 2008 Cuma

Başarının formülü

Çağımız bilgi çağı, çünkü artık herkes biliyor ki bilgi güçtür.

Ben bunu orta ölçekli bir gıda firmasının muhasebe programını kullanırken fark etmiştim. Henüz öğrenciydim, şirket sahibi koca adamlar şirketleriyle ilgili her türlü bilgiyi 18-19 yaşında tıfıl bir çocuğa soruyorlardı. Hiç suistimal etmedim ama kendimi çok güçlü hissediyordum :)

Bilgiyi üretmenin malum yolu düşünmek. Hepinizin bunu çok iyi yaptığınıza defalarca kez şahit oldum, asla da şüphe etmedim. Okul başarısı düşük olan öğrenciler de iyi düşünebildiklerini değişik şekillerde ispatladılar.

Ancak düşünülerek üretilen bilgi paylaşılmadıkça çoğu zaman düşünenin kendisine bile bir faydası yoktur. Peki bilgiyi nasıl paylaşacağız?

Fikirlerimizi başkalarına konuşarak ve yazarak aktarırız. Başkalarının düşüncelerini ise okuyarak ve dinleyerek öğreniriz.

Dinleme, konuşma, okuma ve yazma becerileriniz sınıfta, sınavlarda, sosyal hayatta ve iş hayatında yerinizi belirleyecek. İnsanlar sizi görünüşlerinizle karşılasa bile bu becerilerinizi kullanarak düşüncelerinizi ne kadar iyi aktarabildiğinizle hatırlayıp değerlendirecekler.

Sevgili arkadaşlar sınıflardaki diyaloglarımızda ve yaptığımız yazılı sınavlarda pek çok kez gösterdiniz ki pek çoğunuz bu becerilerin hepsinden, hepiniz en az birinden yetersizsiniz. Öğretmeye çalıştıklarımızı bazen bizim öğrettiğimizden de iyi anlıyorsunuz, ama sınavda sorduğumuz probleme sınavdan sonra beraber bakarken "yemin ederim biliyordum ama bu şekilde anlatamadım" demeniz aslında bu yetersizliğin bir ifadesidir.

Özetle bilgiyi paylaşmakla ilgili bir hastalığın detaylı teşhisini koymuş olduk. Peki tedavi?

Çok kolay.

Daha az TV izleyeceksiniz. Daha çok kitap okuyacaksınız. TV izlemeye ayırdığnız kadar, kitap okumaya zaman ayırmadığınız her gün kendinize ihanet etmiş gibi hissedeceksiniz. TV izlerken insan %100 edilgen bir hale geliyor. TV izlerken uyurken harcadığınızdan daha az kalori harcıyorsunuz. Oysa kitap okumak öyle değil, hayal gücünüzü sürekli geliştiriyor, sürekli daha derin düşünmeyi öğreniyorsunuz.

Eğer meraklısıysanız, kitap okumanın bir de ÖSS ye yönelik faydası var, ÖSS zamana karşı bir sınav olduğu için soruları okumaya ne kadar az zaman ayırırsanız, çözmeye o kadar çok zamanınız kalır. Ne kadar çok kitap okursanız, okumanız o kadar hızlanır. Bu hayalini kurduğun hayata kavuşmak veya yıllarca peşinden koşmak anlamına da gelebilir.

Özetle ne kadar iyi düşündüğünüzü gösterebilmek, okulunuzda, ÖSS de, sosyal hayatta ve iş hayatında daha başarılı olmak için tek formül:

"DAHA AZ TV DAHA ÇOK KİTAP"

Bu konuşmayı ilk sınavların sonucunu açıkladığım her sınıfta yapmak zorunda kalıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder